Bir sanat tarihçisinin çamurla dönüşüm yolculuğu...
Bu yolculuk, sanat tarihi eğitimimin ilk yılında Urfa’da bir arkeolojik kazıda elime değen küçücük bir seramik parçasıyla başladı. Binlerce yıl öncesinden gelen,
yeşil-sarı sırlı sigrafitto bezemeli o çanak parçası, 19 yaşındaki bana ilk tohumu attı. Onu buldum, tasnif ettim, konservasyonunu yaptım, çizdim… Ama bir gün benzerlerini üretebileceğimi yıllar sonra keşfettim. İşte benim yeniden doğuşum da o zaman başladı.
Sevdiğim mesleğimi yapamadan geçen uzun yıllar boyunca, seramikle kurduğum gönül bağı içimde hep varlığını sürdürdü. Yıllarca ayrı kaldığım seramiğe, yeniden kavuştuğumda bu kez farklı bir açıdan bakmaya başladım; sadece hayranlık duymanın ötesinde, üretebileceğimin farkındalığıyla yepyeni bir kapı açıldı. O an, beni yıllar önce heyecanla elime aldığım o ilk seramik parçasına geri götürdü.
Üniversitede aldığım teorik eğitimin üzerine, seramik uygulama tekniklerinde eğitimler aldım, farklı atölyelerde seramik sanatçılarıyla çalıştım. Eylül 2020’de kendi üretimlerime alan açmak için atölyemi açtım. Minisanat Seramik Atölyesi adıyla başlayan bu yolculuk, beş yıl boyunca küçük ve yetişkin kursiyerlerle büyüdü, paylaşıldı ve gelişti.
Bugün, sanat tarihçisi kökenim ile çömlekçi ruhumun birleştiği noktada; geçmişin izlerini ve geleceğin hayallerini taşıyan üretimlerime kendi merkezimden yöneliyorum. Minisanat ile büyüyen bu yolculuk, şimdi olgunlaşarak
Itır Selvi Ceramic Studio çatısı altında devam ediyor.
Burada, toprağın sabrı, ateşin dönüşümü ve zamanın sessizliği her bir parçaya işliyor. Seramiklerimde hem köklerimden getirdiğim izler hem de geleceğe dair umutlarım saklı.
Dilerim ki onlar da sizlere hayatınıza dair yeni anlamlar, yeni hayaller ve yeni başlangıçlar fısıldar.
Sevgiler,
